İslam hukukunda Müslümanların ticari hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda akit türü bulunmaktadır. Bu akitlerden birisi olan vekalet Arapça’da “vekale bi’1-istismar” olarak adlandırılmaktadır. Mecelle’nin on birinci kısmının 1449. maddesinde vekalet, “bir kimse işini başkasına tefviz etmek ve o işte onu kendi yerine ikame eylemektir” şeklinde tanımlanmıştır.1 Vekalet akdi icab ve kabul ile başlamaktadır. Bir vekalet işleminde vekaletini veren taraf “müvekkil”, vekaleti alan taraf ise “vekil” olarak adlandırılmaktadır. Müvekkil, yapılan anlaşmada ücretin ödeme vadesi ve şekli konusunda kararlaştırılan şartlara bağlı kalarak yatırım vekilinin ücretini ödemekle yükümlüdür. Vekil, müvekkilin yararına davranmak durumundadır. Vekalet akdinin kurulmasıyla birlikte taraflar arasında borç ilişkisi oluşur ve tarafların üstlendikleri borçları yerine getirme yükümlülüğü başlar. Müvekkilin vekalete konu işi kendisinin de yapabiliyor olması ve bu ehliyete haiz olması gerekmektedir. Vekaletin, İslam’a göre vekalete elverişli bir konu olması gerekir. Her iki taraf vekalet akdine yönelik olarak ücret tespit edebilir. Ücret belli bir tutar olacağı gibi belirli bir orana da bağlanabilir.
Makalenin tamamını görebilmek için lütfen tıklayınız